Atatürk'ün Gizli Kuzey Irak Harekatı
Mustafa Kemal 1922 yılında İngilizler'in faaliyetinden rahatsız olduğu için, Lozan görüşmelerinden önce gizli bir askeri harekât emri verdi. Yarbay Şefik Özdemir Bey'in "şahsen" yürüttüğü izlenimi verilen Revanduz Harekâtı, gerilla taktikleriyle yürütüldü ve bir yıldan fazla sürdü.
Barzani aşiretinin lideri Şeyh Mahmut, İngilizler'in girişimlerine karşı koyarak harekâta destek vermişti. Talabani aşiretiyse İngilizler'e bağlı kaldı. Harekât önce başarılı olsa da sonuç vermedi ve belki de tarihin akışını değiştirdi. İşte Harekât'ın çarpıcı ayrıntıları….
Günümüzde Kuzey Irak'taki Süleymaniye, Telafer ve Revanduz gibi yerleşim alanlarını kapsayan bölge, Osmanlı döneminde 'Elcezire Cephesi' olarak adlandırılıyordu ve Kurtuluş Savaşı sırasında bugünkü kadar sıcaktı!
Hatta Mustafa Kemal 1 Şubat 1922'de telgrafla o sırada Milis Kaymakam (Yarbayı) rütbesindeki Özdemir Bey'e emir vermiş ve bölgeye gizli bir harekât düzenlenmişti.
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı'nın (ATASE) arşivinde bulunan bu emrin röprodüksiyonunu Yeni Aktüel'e veren Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi ve 'Osmanlı Yönetimindeki Topraklarda Arap Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Suriye' kitabının yazarı Doç Dr. Derviş Kılınçkaya, Atatürk'ün Musul sorunu konusunda resmi olarak silahla çözüme gitmemiş görünse de Özdemir Bey'i görevlendirip gayrı resmi olarak doğrudan müdahale ettiğini belirtiyor. Kanıtları Genelkurmay, Başbakanlık ve TBMM arşivlerindeki belgelerde bulunan bu harekât kamuoyunda pek bilinmese de bölge ve Musul sorunu üzerinde çalışan uzmanların araştırmaları karanlıkta kalan bu döneme ışık tutuyor.
Türk Askeri Tarih Komisyonu ve Türk Silahlı Kuvvetleri Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi Genel Kurulu üyesi olan Dr. Zekeriya Tüzmen de bu uzmanlardan. Tüzmen'in Atatürk Araştırma Merkezi tarafından yayımlanan "Musul Meselesi - Askeri Yönden Çözüm Arayışları (1922-1925)" kitabıyla aynı merkezin dergisinde yayımlanan "Özdemir Beyin Musul Harekâtı ve İngilizler'in Karşı Tedbirleri (1921-1923)" makalesi konuyla ilgili en yetkin kaynaklardan ikisi. Kitaba ve makaleye göre, Musul 10 Kasım 1918'den itibaren İngiliz işgali altında kalsa da, İngilizler bölgeye hâkim olamamıştı.
Türk Genelkurmayı hâkimiyet kurabilmek için bölgeyi, aşiretleri ve gelenekleri iyi bilen ve Antep'te Kuvayı Milliye komutanlığı yapmış olan Özdemir Bey'i görevlendirdi. Görev resmi değil, şahsi görünecekti; bu yüzden görevlendirilen birlik Aneze ve diğer aşiretlerdeki savaşçılarla Fransız ordusundan kaçan Tunuslu ve Cezayirli erlerden oluşturuldu. Özdemir Bey'e de bölge halkının dininançlarına saygılı olması, halka ve özellikle aşiret reislerine düşüncelerini sorması; halka, İngilizler'in İslam birliğini parçalamak ve memleketlerini işgal etmek amacı güttüklerini anlatması, Irak Kralı Faysal'ın da tamamen İngiliz isteklerine göre hareket ettiğini ifade etmesi talimatı verildi.
Özdemir Bey'in bölgeye ulaştıktan sonra Diyarbakır'daki Elcezire cephesi komutanlığına gönderdiği bir rapor oldukça anlamlı:
"Bu havalide, mevcut aşiretler ve millkuvvetlerin miktarı isterse on binlere ulaşsın, her türlü teçhizatı da mevcut bulunsun, kendi kendilerine düşmana bir fişek bile atmaları imkânsızdır. Bunların içlerine her halde az çok bir kuvvet ithaliyle mevcudiyetlerini takviye ve ayni zamanda kendi iradelerine rağmen kafalarına vura vura ateş hattına sevk etmek mümkün olacaktır."
Bu saptamaya karşın Özdemir Bey; Sürücü, Barzani, Zibarlı ve Balikli aşiretlerini yanına çekebildi. Özdemir Bey'in bölgedeki başarıları üzerine İngiliz yetkilileri Londra'ya gönderdikleri raporlarda Irak'taki birliklerinin ya takviye edilmesini ya da bölgenin tamamen boşaltılmasından yana olduklarını ifade etti. Raporlardaki bilgilere göre, bölgeye asker sevk etmenin zorluğunu dile getiren İngiltere Savaş Bakanlığı mevcut kuvvetlerle Musul'un savunulmasını ve kademeli olarak Türkler'e sezdirmeden bölgeden geri çekilmeyi tavsiye etmişti. Lozan Konferansı öncesinde savaşı büyüterek gerginliği tırmandırmak istemeyen İngilizler, sadece hava bombardımanlarını sürdürdüler.
İngilizler Barzani aşiretinin lideri Şeyh Mahmut'a karşı da önde gelen aşiret reislerinden Seyyid Taha ve Simko'yu kullanmak istedi. Bu sırada Türk ordusu İzmir önlerine gelmişti. TBMM Başkanı Mustafa Kemal ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Musul cephesindeki gelişmeleri de izliyordu. Ancak konferans başladıktan sonra Türkiye diplomasiye daha çok önem verdi. İngiliz saldırılarına dayanamayan ve gerekli desteği alamayan Özdemir Bey ise geri çekilerek İran'a geçti ve 10 Mayıs'ta Van'a ulaşınca askeri harekât bitti. Kurtuluş Savaşı'nın önde gelen isimlerinden ve 1922-1923 arasında birkaç ay başbakanlık da yapan Rauf (Orbay) Bey ise, Özdemir Bey'in İran'a gitmesini onaylamıyordu ve Genelkurmay'a yazdığı yazıda Özdemir Bey'in başına buyruk hareket ettiğini belirtmişti.
"Bölgede İngiliz baskısı çok kuvvetliydi"
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Türk Askeri Tarih Komisyonu asli üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Güler, Batı cephesinde savaşı sürdüren Türk ordusunun bölgede yeni bir cephe açması mümkün olmadığı için bu yola başvurduğunu belirtiyor. Güler, Özdemir Bey'in başlangıçta önemli başarılar elde etmesine rağmen daha sonra para, malzeme ve silah yardımı alamadığı ve haberleşme zamanında yapılamadığı için başarısız olduğunu, bunda bazı aşiretlerin ihanet etmesinin de etkili olduğunu ekliyor.
'Elcezire ve Özdemir Harekâtı' kitabının yazarı Murat Güztoklusu da bölgedeki irtibatın zorluğuna ve kış şartlarına dikkat çekiyor: "Zaho üzerinden harekât yapılabilseydi başarılı olunurdu ancak askeri birliklerimizin çoğu Batı cephesindeydi". Güztoklusu'na göre asıl nedense harekâtın yönetiminin Özdemir Bey Revanduz'a geldikten kısa süre sonra Elcezire'den alınıp Doğu cephesine verilmesi!
Mustafa Kemal'in çekincesi Kürdistan değil, Ermenistan'ın kurulmasıydı
Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin iddiasına göre Atatürk'ün Musul bölgesine önem vermesinin sebebi petrol kaynakları değil, bölgede Ermenistan devletinin kurdurulmasını engellemekti. Barzani aşiretinin 1919 yılındaki lideri Şeyh Mahmut Efendi'ye gönderdiği şu telgraf Mustafa Kemal'in bu konudaki hassasiyetini göstermesi bakımından anlamlı:
"Şeyh Mahmut Efendi Hazretlerine,
Erzurum, 13 Ağustos 1919
(...) Yurdumuzun Ermeni ayakları altında çiğnenmesine ve ulusumuzun Ermeniler'e tutsak olmasına olur verecek hiçbir Müslüman düşünülemez. Düşmanlarımızın her yerdeki davranışları hep yurdun parçalanması ve ulusumuzun tutsak olması amacına yöneliktir. Ulustan güç almayan ve tutsak durumunda bulunan hükümet beceriksizlikten başka bir eylem gösterememiştir. (...) (Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, Cilt: I)
AKTÜEL
Bu sayfaya link ver !
0 yorum:
Bu sayfada bir iz bırakın, yorum yapın !