Yazınızı gönderin yayınlayalım.

.gir .keşfet .paylaş

İngiliz Mastiflerinin Tarihi Kökeni

Pin It

Giriş


Değerli Okurlarım; Bu makalede belirleyeceğimiz tarihi olayları, konu başlığı olan soru ile ne ilgisi var? Diye düşünmeyin. Dünyaca ünlü çoban köpeklerimizi Karabaşların “İngiliz Mastifi” diye tanımlanan kara maskeli, boz renkli, iri ve güçlü köpek ırkıyla morfolojik (görünüm) benzeşmeleri, beni yıllardır ilgilendiriyor ve düşündürüyor. Bilindiği gibi, görünüm (morfoloji), genetik özelliklerin dışavurumudur. Bir diğer deyişle kalıtsal özelliklerin görünüme yansımasıdır. Bu nedenle bu iki ırk arasındaki fiziksel benzeşme dikkatimden kaçmadı. Tarihin derinliklerinden günümüze doğal safkan özellikleri ile ulaşan Karabaşlar, bir kültür ırkı olan İngiliz Mastifinin genetik atası olabilir miydi? Benzeşimin nedeni kan bağına mı dayanıyor? Bu iki ırk arasındaki ortak coğrafya ve tarih bağlantısı olmayınca, sadece benzeşmek akrabalığa kanıt sayılmaz. Bu soruların cevabı, araştırmalarıma karşın, bilgi dağarcığımda henüz yoktu. Yalnızca iki ırk arasında genetik bağlantı olabileceğini düşünüyordum.

Doğan KARTAY 06.01.2013 İzmir 
Araştırmacı-Yazar
Yerli Irkları Koruma, Araştırma ve Tanıtma Derneği Başkanı

Daha önce Japon ulusal köpeği “Akita” ile Karabaşlarımızın arasındaki fiziksel benzeşimi (morfoloji) dikkate alarak yaptığım araştırma, Japon kaynaklarına dayanarak sezgilerimi doğrulamıştı. “Yaklaşık 250 yıl önce, Orta Asya’dan Japon seyyahlarca götürülen Karabaşların, Japonya’nın kuzey adalarından getirilen kızak çekmekte kullanılan dik kulaklı beyaz tüylü ırk ile melezlenmesi suretiyle Akitaların oluştuğunu, Japon kaynakları belirtiyor.” Doğal olarak, baskın (dominant) bir ırk olan Karabaşın özelliği Akitalarda öne çıkıyor. Ancak, Akitaların dik kulaklarının diğer genetik atalarından kaynaklandığı görülüyor. Günümüzde çok değer verilen Akitalar Japonya’nın ulusal köpeğidir. Japonya’daki şehirlerin birçoğunda heykelleri şehir merkezinde yer alıyor. Bireysel ve alan korunmasında ve polis köpeği olarak kullanılıyor. Görünüm olarak dik kulaklı bir karabaşa benziyorlar. Sezgilerim beni yanıltmamıştı.

Hizmetlerinden yararlanmak amacıyla, doğadan kopardığımız köpeklerin yaşamı, tüm ırklarda insana tamamen bağımlıdır. Avcılık özelliğini yitirmiş olduklarından, köpekler doğada başlarının çaresine bakamazlar. Bu nedenle, kendi başlarına toplu olarak farklı ekolojik özellikteki coğrafyalara göç etmeleri kesinlikle söz konusu değildir. Köpekler, içinde oluştukları, uzun süre birlikte yaşayarak çoğaldıkları insan toplumlarının ekonomik göçlerine veya siyasi yayılmalarına katılarak, ekolojik şartları farklı bir coğrafyaya ulaşabilirler. Bu durumda, yeni ekolojik şartlara uyum sağlayan evrimi geçirirler veya yerli köpek ırklarıyla melezleşerek yaşamı sürdürebilirler. Aksi halde yok olma aşamasına girerler. Yaptığım araştırmalarda Orta Asya bozkırlarından gelen hiçbir toplumun, geçmişte Britanya adalarına ulaştığını belirten bir bilgiye rastlamamıştım. Britanya halklarının kökeni olan Anglosaksonlar, Keltler Norman (Viking)ler Avrupa kökenli toplumlardır. Bozkır köpekleriyle çok benzeşen İngiliz Mastiflerinin bu ülkeye onlarla ulaştığı kesinlikle düşünülmez.

Tez I :“İngiliz Mastiflerinin, bizim Karabaşlar ile kalıtsal ilişkisi olabilir mi?”


Ege Üniversitesi akademisyenlerinden Türk Tarih Enstitüsü yöneticisi Doç. Dr. Osman Karatay’ın “Türklerin Kökeni” ve “İran ile Turan” tanımlı kitaplarını 2012 yılının son ayında okuyunca Karabaşlar ile İngiliz Mastiflerinin akrabalık bağıntısına ulaştığımı anladım. Hocayla, önce telefonlaştık. Ardından üniversitedeki odasında üç kez buluştuk ve söyleştik. Böylece, milattan sonra 2. Yüzyılda bir Türk toplumunun Britanya’ya ulaşmış ve yerleşmiş olduğu bilgisine ulaştım. Başlıktaki sorunun bilimsel cevabı önüme çıkmıştı. Sezgilerim beni bir kez daha yanıltmamıştı. Bu kitapların yazarının verdiği bilgiler , Romalı tarihçi Tacitus’u ve İngiliz bilim adamları Litleton ve Thomas’ı kaynak göstermiştir.

Milat yıllarında, Hazar denizinin kuzeyinde var olan Türk kökenli Sarmat birliğine bağlı “Yazığ” halkı sonraları Macar ovalarına göçerler. Roma ile yaptıkları savaşta yenik düşerler. Bu halkın kalıntıları Macaristan’a yerleşerek Hunlar’a karışırlar. Çoğunluk içinde tarihten silinirler. Sarmat’ların yaşadığı bölgede daha sonra var olan Türk kökenli Peçenek, Kuman, Uz (Guz), Kıpçak toplumlarında “Yazığ” boyunun kalıntılarının adına rastlanıyordu. Yazığ’lar milattan sonra 175 yılında Roma İmparatoru Marcus Aerielius’a savaşta yenilirler. Roma emrine 6000 atlı savaşçı verilerek barış sağlanır. Romalılar bu birliği, atlı savaşı öğretmeleri için Britanya’ya konuşlandırırlar. Yazığ’lar bu göçü obaları (aileleri ve hayvanları) ile birlikte yaparlar. İngiltere ve İskoçya arasındaki hudut bölgesine muhafız olarak yerleştirilirler. Bundan amaç, Orta Asyalı uluslara özgü atlı savaş tekniğinin Britanya’ya taşınmasıdır. Yazığ’ların yeni nesilleri etnik kimliklerini koruyarak muhafızlık görevini bir süre sürdürürler. Bir diğer deyişle, İngilizleri İskoçlara karşı korurlar. Sonraları, çoğunluğu oluşturan toplumlara karışarak tarihten silinirler. Günümüzde İngiliz dilindeki Türkçe kökenli sözcüklerin ve atlı sporların Yazığ’ların mirası olduğu düşünülüyor. Önceleri savaşlarda kullanılan Yazığ Çoban Köpeklerinin, daha sonra, Sentbernar ırkı ile melezlenerek günümüzde var olan İngiliz Mastiflerinin sosyalleştirildiği bilgisini “FCI” kaynaklarından öğreniyoruz. Bu nedenle, İngiliz mastifinin göz, yanak, dudak sarkıntılarının oluştuğu anlaşılıyor. Britanya’nın ekolojik şartlarının da bu değişimde etkili olduğunu düşünülüyor.

Tez II: İskoçlar, Orta Asyalı İskitlerin ardılları mıdır? 


Değerli Okurlarım; 06.01.2013 günlü makalemden sonra da, bu konuda kaynak araştırmaya devam ediyorum. Ulaştığım bilgileri sayın okurlarımla paylaşmak zorundayım. M.Ö 7.- 4. yüzyıllarda Ukrayna ve Güney Rusya bozkırlarına hükmeden İskitler, M.Ö 8. yüzyılda Karabaşların köken coğrafyası olan Tanrı Dağları bölgesinden Aral Gölü ile Hazar Denizi arasındaki bölgeye göç etmişlerdir. Turani kökenli dil konuşan savaşçı bir toplumdurlar. Tanınmış tarih bilimciler İskitlerin Türk kökenli olduğunu kabul ediyorlar. İskitler hakkında yazılanların bir kısmı Herodot’a dayanıyor. M.Ö. 3. Yüzyılda kuzeylerindeki Türk kökenli Sarmatların baskısı sonucunda İskitler dağılırlar. Güneye inenler “Saka” olarak tanımlanır. Bir bölümü Kırım’a göçerler. Çoğunluk batıya (Avrupa’ya) doğru dağılarak, tarihten silinirler.

İskoçyalı (Scoth) bilgin James Ferguson halkının İskit kökenli olduğunu 1872 de yazmıştır. Kanıt olarak, İskoçların istemi üzerine 1329’da papalık kayıtlarına Orta Asyalı ve İskit kökenli olarak yazılmışlardır. İkinci kanıt, gömütlerdeki dikili dolmenlerdir. Dolmenleri (Balbal) (Türkçesi Bengi taş), gömütlere dikmek, çok eski bir Orta Asya geleneğidir. James Ferguson İngilizcedeki Türkçe kökenli sözcüklerin de İskitlerden miras olduğunu savunur (Scoth) tanımının “İskit” tanımından kaynaklandığını belirtir. Ünlü Türkolog ve doğu bilimci David Leon Cahun( 1840-1900) Ferguson’un tezini onaylamıştır. Günümüzdeki tutucu İskoçyalılar, Asyalı kökenleri ile öğünüyorlar.

Sonuç

İngiliz Mastiflerinin genetik atası olan Karabaşların Britanya’ya 2. Yüzyıl’da Türk kökenli “Yazığ” toplumuyla mı? Yoksa aynı yüzyılda adaya göçen İskit kökenli İskoçyalılarla mı? getirilmiş olabileceği tezlerinin hangisinin doğru olabileceği konusunda görüşüm şöyledir: Bu tezlerin her ikisi de tarih mantığına uygundur. Bozkır kökenli Asyalı toplumlar, ekonomik nedenli göçleri veya siyasi yayılmalarını hayvanları ile birlikte yaparlar. Ayrıca, en az birisinin doğruluğu bile yeterlidir. İngiliz Mastiflerinin genetik atası Karabaşların Britanya’ya Türk kökenli toplumlarca taşındığı tezinin doğruluğunu değiştirmez.

İngiliz Mastifinin Morfolojik yapısındaki bazı ayrıntılar, bozkır kökenli olduklarını belirtiyor. Günümüzdeki ayrıntılardaki farklılıkların Britanya ekolojisinin ve yerli ırklarla kan karışmanın etkileriyle oluştuğunu düşündürüyor.


Yazar Hakkında


DOĞAN KARTAY: 1932 Izmir-Karşıyaka doğumludur. 1952 yılında Karşıyaka Lisesini bitirdi. 1952-53 yıllarında, yedek subay olarak Sivas Kangal yöresinde görev yaparken, Kangallar ile tanıştı ve kaynaştı. Terhisten sonra i T.Ü.'de Mühendislik eğitimini tamamladı. Elli yılı aşkın çalışma yaşamında Anadolu'da 35 yıl çalıştı. Deneyimli Havaalanı Mühendisi olarak tanınıyor. Sivas-Kangal yöresinde 1963-65 ve 1978-80 yılları arasında mühendislik hizmeti verdi ve yaşamı boyunca Kangallarla dostluğunu sürdürdü. Şantiyelerinde Kangal besledi ve üretti. 1974 Kıbrıs Barış Harekatına katıldı. Savaşın lojistik yapılarını planladı ve yaptırdı. Türk Silahlı Kuvvetleri Kahramanlık ve Üstün Hizmet madalyası, gazi kimliği ve gazi maaşı ile onurlandırıldı. Bayındırlık Bakanlığı'nda Bölge Müdürü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda Daire Başkanı, inşaat şirketlerinde genel müdür olarak görev yaptı. 1980 yılında emekli oldu. 1996 yılına kadar serbest çalıştı ve sonra da mesleği ile vedalaştı. 1990 yılından sonra İzmir-Manisa il sınırındaki, bin metre yükseltide olan Gökçeler köyündeki çiftliğinde, yüzlerce Kangal, onlarca Karayaka ve Akbaş üretti. 2006 yılında Keskinoğlu firmasının ana sponsor olmasıyla, Manisa'nın Akhisar ilçesinde kurulan merkezde çalışmalarını sürdürüyor. Ankara, İstanbul, İzmir, Akhisar, Eskişehir ve Sivrihisar merkezli "Türk Çoban Köpeklerini koruma, araştırma, geliştirme ve tanıtma derneklerinin kuruluşuna öncü oldu. Amacı, dünyadaki tüm Kangal, Karabaş, Akbaş ve Anadolu çoban köpekleri derneklerini bir federasyon altında toplamaktır. 2002 yılında Kangal ilçesinin onursal hemşehriliği ile onurlandırıldı. 2005 yılında Kangal ve 2010 yılında Akbaş etkinliğine onursal başkan seçildi. "Bozkırın Gözcüsü Kangal" adlı kitabı (Kültür Bakanlığı yayını), "Türk Çoban Köpeği KANGAL", "Türk Çoban Köpeği AKBAŞ" ve "Türk izci Köpeği ZAĞAR" kitapları yayınlandı. "Türk Güreş Devesi ANADOLU TÜLÜ'sü" ve "Kangallarla Elli Yıl" tanımlı öykü kitapları yayına hazırlanıyor.

Yazarın diğer makaleleri


Yağlı Güreşin Kökeni

Bu sayfaya link ver !

0 yorum:

Bu sayfada bir iz bırakın, yorum yapın !