Yunan İsyanı’nın Osmanlı diplomasisi üzerinde çok önemli bir doğrudan etkisi oldu. Çoğu, soylu Fenerli ailelerden gelen Rum bürokratların, Osmanlı dış işleri teşkilatından, tercümanlık kadrolarından uzaklaştırılmaları, diplomatik alanda önemli bir boşluğun ortaya çıkmasına yol açtı. Bu boşluk, Ermenilerin Rumların yerini alması ve Babi ali içinde Müslümanların dil öğrenmeleri amacıyla Tercüme odası adlı bir birimin kurulmasıyla doldurulacaktır.
Tercüme odası bir ölçüde, Hariciye Nezareti’nin (Osmanlı Dışişleri Bakanlığı) nüvesini oluşturmuştur. İleride sadrazamlık ve hariciye nazırlığı makamına gelecek birçok Osmanlı devlet adamı tercüme odasından yetişmiştir. Mustafa Reşit, Âli, Fuad, Safvet ve Ahmed Vefik Efendiler (ileride paşa) bu Oda’nın talebeleriydiler. Tercüme Odası ,Yunan İsyanı ve onu takip eden Mehmet Ali Paşa İsyanı sırasında önemini hızla artırmıştır. 1832’de Viyana’ya bir maslahatgüzar atanmış ve 1834’den itibaren Avrupa başkentlerinde tekrar büyük elçilikler açılmaya başlanmıştır.
Aynı yıllar Osmanlı Devleti’nde II. Mahmud tarafından, Fransa modelinden esinlenerek yapılan geniş çaplı bir idari yenilenme çabasıyla örtüşür. II. Mahmud önce bir “Başvekil” (Başbakan) atadıysa da, daha sonra bundan vaz geçerek, Sadrazamlık modeline geri dönecektir. Sadrazam dahiliye nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) görevini de uhdesinde bulunduruyordu. Mart 1836’da dış ilişkilerin boyutlarının artığı ve ayrı bir birimin oluşturulması gerektiği düşüncesiyle, Reis-ül Küttaplık yerine Umur-u Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) kuruldu. Yozgatlı Akif Efendi Müşir rütbesiyle ilk Hariciye Nazırı olarak atandı. Kuruluş nizamnamesine göre Hariciye Nezareti bünyesinde şu birimler bulunuyordu:
-Hariciye Müsteşarlığı:
Bakanın baş yardımcısı. Yazışmaları, bakanın onayına sunulmadan
önce gözden geçirip, parafe ediyor.
-Müsteşar Yardımcıları: (Müsteşarlık Muavenesi)
Birinci Yardımcı: Yabancı elçiliklerle yazışmalardan sorumlu.
İkinci Yardımcı: Osmanlı elçilikleriyle yazışmalardan sorumlu.
Birinci Daire (Daire-i Evvel):
Siyaset planlama dairesi gibi çalışmaktaydı. Anlaşmaların uygulanmasını, uluslararası ilişkilerin gidişatını, sınır sorunlarını değerlendirmekle sorumluydu.
a. Tahrirat kalemi (iç yazışmalar, yabancı hükümdarlarla yazışmalar)
b. Tercüme kalemi
c. Tahrirat-ı Ecnebiye kalemi (yabancı elçilerle ve Osmanlı Elçileriyle yazışmalar)
d. Telgrafname kalemi (şifre-kripto işleri)
İkinci Daire (Daire-i Saniye):
Hukuk işleri ve konsolosluk işlerinden sorumluydu.
Bağlı kalemler:
e. Tahrirat kalemi
f. Tercüme kalemi
g. Tahrirat-ı Ecnebiye kalemi
h. Havalat kalemi (Havaleler, dilekçelerin gereği için diğer kalemlere havalele edilmesi ve pasaportların verilmesi)
-Üçüncü Daire (Daire-i Selase):
Teşrifat yani protokol işlerinden sorumluydu.
-Evrak Müdürlüğü
-Matbuat Müdürlüğü:
Osmanlı topraklarında, yabancı dillerde basılan gazetelerin denetiminden sorumluydu.
Dış görevlere atanan diplomatlara sefir (elçi) veya sefir-i kebir (büyükelçi) rütbeleri veriliyordu. Konsolosluk görevlileri ise, şehbender, başşehbender veya şehbender vekili olarak rütbelendiriliyordu.
XIX. yüzyıl boyunca Hariciye Nezareti’nin yapısında önemli gelişmeler yaşanmış, gerek dairelerin sayısında gerekse çalışanların sayısında artış olmuştur. Tanzimat’la birlikte dış temsilciliklerin sayısı da artırılmıştır. 1850’lerde Osmanlı Devleti’nin Paris’te Büyükelçiliği, Berlin ve Londra’da ise Orta Elçiliği vardı. 1886’da ise, Berlin, Londra, Paris, Roma ve St.Petersburg’ta Osmanlı büyükelçilikleri; Atina, Brüksel, Bükreş, Belgrad, Çetine (Karadağ), Madrid, Washington, Lahey ve Stokholm’de orta elçilikler açılmıştı.
Hariciye nedir ?
Arapça'dan gelen bu kelime dış işleri anlamını taşımaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder