İhtilalin temel motifi olan liberalizm ve milliyetçilik gibi fikirlerin 1821’e kadar Osmanlı Devleti’nde çok büyük yıkıcı etkileri olmamıştır. Osmanlı Devleti başlangıçta kendisine bir yansıması olmayan Fransız Devrimi’ni, Fransa’nın bir iç sorunu olarak görmüştür. 1792’den itibaren Avrupa devletlerinin Fransa’da eski rejimi (ancient regime) tekrar tesis etmek için Fransa’nın ulusal konvansiyon hükümetiyle savaşa tutuşmaları da Osmanlı Devleti tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Çünkü Fransa’yla mücadeleye girişen Avusturya ve Rusya bir süreliğine Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarını hafifletmişlerdir.
Ancak, Fransa ile Avusturya arasında 1797’de yapılan Compo Formio anlaşmasından sonra, Fransa’daki Direktuar yönetimi, Osmanlı Devleti’ni de rahatsız eden adımlar atmaya başlamıştır. Compo Formio Antlaşması gereğince Fransa ile Avusturya Venedik topraklarını paylaşmışlardı. Fransa İyonya adalarını (Yedi Adalar) ve Arnavutluk sahillerindeki bazı Venedik kalelerini ele geçirdi. Böylece Fransa Osmanlı Devleti’nin sınır komşusu oldu. Fransız Devrim ordularının Yunan coğrafyasında bazı yerleri ele geçirmesiyle, “özgürlük” ve “eşitlik” gibi devrimin temel sloganları Yunanlılar arasında da yayılmaya başladı. Esasen Yunanistan’da milliyetçi duyguların yayılması devrim ordularının komutanı Napolyon Bonaparte’ın öncelikleri arasında bulunmuyordu. Napolyon yeni işgal edilen bölgelerdeki halkın sempatisini kazanmak için bağımsızlık duygularının ve milliyetçiliğin körüklenmesini istiyordu. Napolyon’un o sıradaki en önemli hedefi Mısır’ı ele geçirmekti.
Çağrı Erhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder